Dünyanın üç yüzü vardır

Başlatan Yolcu_61, Ekm 07, 2007, 11:17 ÖÖ

« önceki - sonraki »

Yolcu_61

Dünyanın birinci yüzü Rabbimiz'in isimlerine, ikinci yüzü ahirete, üçüncü yüzü ise cismani heva ve heveslerimize bakar. Peki biz dünyanın bu üç yüzüne nasıl bakmalıyız?


Uzay boşluğunda çatısız ve direksiz asılı duran dünyamız, bizim evimiz. Onu çok seviyoruz. Nasıl sevmeyelim ki, mavi küremiz pek çok güzellikleri barındırıyor ve bu başdöndürücü güzelliklerini bize cömertçe sunuyor. Şimdi gelin beraberce dünyamızla alakalı bir tefekkür iklimine yelken açalım. Mana büyüklerimiz dünyanın üç yüzü olduğunu söylüyorlar. Birinci yüzü, Rabbimiz'in isimlerine bakar ve onların aynasıdır. Allah'ın sonsuz cemal tecellilerine sahne olarak O'nun muhabbetine vesile olduğu için dünyanın bu yüzü sevgiye layıktır. Rabbimizi tanıma, O'nun kapısının önünde bulunduğunu düşünme ve sonra O'nu kâinattaki muhteşem eserleriyle tanıma lütfuna erme öyle zevkli bir şeydir ki insana, "Ne güzelsin ki Rabbimi bana tanıtıyorsun." dedirtir.

Kâinat bu yönüyle sevilir. İkinci yüzü, ahirete bakar ve dünya, Peygamberimiz'in ifadesiyle ahiretin tarlasıdır. Burada ektiğimiz şeyleri orada biçeceğiz. Ahiret hayatının saadeti bu dünyada kazanılır. Şayet ahiret olmasaydı dünyanın hiçbir kıymeti olmayacaktı. Dünyanın bu yüzü de sevilmeye layıktır. Üçüncü yüzü de, insanın fani heveslerine bakar. Geçicidir ve aldatıcıdır. Bu yönüyle dünyayı sevmek, insanı Allah'tan ve yaratılış maksadından uzaklaştırır, felâkete sürükler. Fani dünya da elimizde durmaz, çabuk kaçar gider. Dünyadaki bütün güzellikler, nefislerinden ötürü seviliyorsa hepsi geçicidir. Zatından dolayı gönül verdiğimiz her şey, bizim için, acı, ızdırap ve elem unsurudur. Halbuki, dünyanın karşılığı ahiret olsa, burada bulunanlar bitip tükenecek ama yeni bir ahiret sabahı doğacak, yeni bir bahar geleceği gibi ahiret baharı gelecek ve orada solma olmayacaktır. Binaenaleyh bu inanç ışığından bakınca, dünya kıymet kazanır. İnsan, "Dünya, sen ne güzelsin ki burada solup batmanla içimde solup batmayana aşk ve iştiyak hâsıl ediyorsun. Fâni sevgililerin beni terk etmesine karşılık içim tam kan ağlayacağı zaman, "Ey ezeli ve ebedi sevgili! Herkes beni terk etti. Ben kapına geldim. Anladım ki Sen'den başka vefalı ve hakiki dost yok. İçimi sana dökmek, dertlerimi Sana açmak istiyorum." der, içi birden bire sevinçle dolar ve bütün hüzünler gider. Öyleyse dünyayı dünya yapan ahirettir. Meselenin diğer yönüne gelince, eğer ahirete iman olmazsa, öbür alemde Rabbimiz'in huzurunda hesaplaşma duygusu olmazsa, bu dünyada çocuklar ızdırap çekecek, mallar gidecek, servetler tar u mar olacak, kimse malından ve canından emin olamayacak ve böylece dünyanın tadı tuzu kalmayacaktır. Ancak ahirete iman duygusu, bir kalbde zuhur ettiği zaman çocuklar bile sevince boğulur ve "Öldü ama cennete gitti" diyerek içleri huzur dolar. Bir genç ise nefsinin galeyanı anında ancak haşre iman ve Cenab- ı Hakk'a hesap verme sayesinde nefsini frenleme imkanını bulur. Son söz, dünyayı dünya yapan ahiret inancıdır. Ahireti kazanmak ise burada Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmaya yönelik ameller yapmaya bağlıdır.
Kimsenin Kimseyi Umursamadığı Bu Dunyada, Umursanmayan Birini Umursadığım İçin, Umursanmayacak Bir Haldeyim!!

Yolcu_61

Kimsenin Kimseyi Umursamadığı Bu Dunyada, Umursanmayan Birini Umursadığım İçin, Umursanmayacak Bir Haldeyim!!