Güneş, ışıklarıyla senin dünyanı çevreliyor.Uyanıyorsun.Geceden kalma şişeleri ve yazdığın lirik şiirleri görünce, mutluluk ile mutsuzluk arasında bir yerlerde saklandığını hatırlıyorsun.Gözlerindeki yoksulluğu gizlemeye çalışmadığın için, insanlar senin tepkisiz olduğunu zannediyo rlar.Düşündükçe yoruluyor, delilik sınırına bir adım daha yaklaşıyorsun.Zamanın özünde bulunan yaşamsal telaşlar davranışlarının belirleyi cisi oluyor.Diğerleri gibi olmaya çalışıyor, başkalarının hesaplarının içinde yaşamaya başlıyorsun.Oysa ruhun hakkında hesaplar yapmaya çalışan materyali st taş yürekliler daha anahtar deliğinin yerini bile bilmiyorl ar.Duyums adığın gerçekleri ve saygınlığın erdem olmadığını nedense anlayamıyorlar.Yanıldıkları için onlara teşekkür ediyor ve gülümsüyorsun.Gözlerindeki yapay mutluluk onların hoşuna gidiyor ve seni çekici buluyorla r.Böylece seni kurak bahçelerde ekşi çay içmeye davet ediyorlar .Günümüz eğlencelerinin içerisinde çürümenın yattığını bildiğin için sana uzatılan plastik çiçekleri kabul etmiyorsu n.İnsanlığı düşündüğün uzun gecelerin sonucu ortaya çıkardığın kavramlar seni hiçliğe boğduğu için ellerine biraz karamsarlık bulaşıyor.Katılığın elektrikl i kurallarının arasına sıkışmış yumuşak duygusallığın seni raydan çıkarıyor.Fabrikalardaki üretim hataları gibi oluyorsun .Seni ucuza satıyorlar.Derinliklerdeki huzuru bildiğin için bu tek düze ilişkilerine şiirsellik bulaştırıyor,yaşamı aldatıyorsun. Bu yaptığın müdahale bazı insanların midesini bulandırıyor.Artık tehlikeli olduğunu, gerçek olduğunu fark ediyorlar .Ellerine bir kitap alıp seni yargılamaya, köreltmeye çalışıyorlar.Hesaplar, hesaplar. ..İnsanların kurtulama dığı bu saçma mühendislik içgüdüsü ve mekanik duygular senin canını sıkmaya başlıyor.Sonuç?
-Yalnızlık.
-Yalnızlık mı?
Artık yalnızlığa bile gülüp geçiyorsun.Varoluşun içerisinde hiçbir şeyin seni yalnız bırakamayacağını biliyorsu n.Dağlara çıksan sana taşlar, ağaçlar ve kuşlar eşlik eder, başka gezegenle rde yaşamaya karar versen kum ve kuraklık senin dostun olur.Ölsen toprağa karışırsın, kalbinin ortasından bir çiçek açar.Hangi yalnızlık? Sen yalnızlığını kimsesizl ikle ve iletişim eksiklikl eriyle karıştırıyor olmalısın.Kurallar ve bilgiler. ..Yaşamın sığlığından damla damla ortaya çıkarılan basit genelleme lerin herkesi aldattığını fakat seni kandıramadığını fark ediyorsun .Sen insanların genelleme lerinin tutmadığı istisnasın.sen, herkesin girmeye korktuğu karanlık odaların en gizli köşelerinde yaşayan bilinmezl ersin.Sen , insanların içini saran korkular tarafından korunan gerçeklersin.Sen varoluşunun katılığının farkındasın.İnsanlar seni düşündüğünde sana toplumdışı diye hitap ediyorlar, sense insanları düşündüğünde onlara toplum diyemiyor sun.Zaman ın akışının geçmişten geleceğe doğru olması seni rahatsız ediyor.Bu kuralın tersine doğru işlediğini hayal ettiğinde içinde tanımlanamaz bir duygu kökleşiyor.Tüm bunların yanında kendi elastik dengesizl iğinin, belki de sıradan olan tüm “şey”leri kapsadığını ve yönlendirdiğini düşündüğün zamanlar oluyor.O sırada tanrının varlığını kabul ederek, mutlak doğrulara sarılıp dua etmek istiyorsu n.Bir çok insanın sebeplere sırtını dayadığını, fakat evrenin temelinde bulunan sebepler zincirini n sonsuz olmadığını hissediyo rsun.Son sebepten önce tanrının varlığını görüyorsun ve onun içinde yok olmak için acı dolu bir erimeyi bile kabulleni yorsun.So nuç?
-İnanç.
-İnanç mı?
İnancın , seni tatmin eden bir sevgili olduğunu biliyorsu n.Huzur denen dinginliğin, sebepsizl iğin kalbinde uyuduğunu tahmin ediyorsun .Oysa huzur uyandırıldığında korkutucu bir canavar ve yıkıcı bir itaatsizl ik olabilir.”Evet” diyorsun.”Huzur, günümüz dünyasının telaşının içerisinde bir itaatsizl iktir.”diye düşünüyorsun.Haklısın.Sana inanıyorum.Huzur, acısız ölümdür.Gece oluyor,ardından sabaha kadar yatağına gömülüyorsun.Gördüğün rüyalar sana kendi ismini hatırlatıyor ve karanlık, uyuyan beyninde oyunların oynandığı muhteşem bir tiyatro sahnesi oluyor.