falco

Başlatan sacrife, Mar 03, 2008, 06:08 ÖS

« önceki - sonraki »

sacrife




Gerçek adı Johann Hölzel olan Falco'nun renkli yaşamı Viyana'da 19 Şubat 1957'de yerel saatle 13:15'te başladı. Annesi Maria bir çamaşır yıkama şirketinde mağaza müdürü, babası Alois ise bir maden şirketinde işçi olarak çalışıyordu. Aslında annesi doğum esnasında üçüz dünyaya getirmiş, ancak sadece en son doğan Johann yaşamayı başarabilmişti. O kadar yetenekli bir çocuktu ki daha beş yaşına geldiğinde radyo kanallarını karıştırarak hoşuna giden bir müzik buluyor ve eline geçen eşyaları gitar ya da mikrofon gibi kullanarak şarkılara eşlik ediyordu. Ondaki bu müzik zevkini gören ailesi, müzik öğretmeni olan çok yakın bir komşularının tavsiyesiyle altıncı doğumgününde ona bir piyano hediye etti. Her ne kadar bir akordiyon arzuladıysa da bu piyano, Johann'ın müzik kariyerinde herşeyin başladığı andı. Öyle bir müzik kulağı vardı ki daha ilk kez duyduğu bir şarkıyı çok kısa bir sürede piyanosuyla çalmaya başlıyordu. 8 yaşına geldiğinde okuldaki bir piyeste ilk kez kalabalığa karşı bir konser verdi. Piyanosuyla Strauss'un "Mavi Tuna" isimli bestesini çaldı. İlerleyen haftalarda çevredeki herkesin aşırı ilgisinden bunalarak içine kapandı. Bu dönemde anne ve babasının şiddetli geçimsizlik yüzünden ayrılması, onun okula ve derslerine olan ilgisini de iyice azalttı. Takip eden yıllarda zorda olsa ortaokulu bitirmeyi başardı ve bir müzik dehasını ortaya çıkaracak olan hayati kararı aldı. "Artık okumayacak, sadece müzikle uğraşacaktı" : Ancak çalışması, para kazanması ve bu şekilde annesine destek olması gerekiyordu. 15 yaşına geldiğinde rüyalarını süsleyen bas gitarı satın aldı. Boş zamanlarında sürekli bu gitarla çalışıyor, hatta Viyana'daki bazı stüdyolarda tanıştığı kişilerle ortak provalara bile katılıyordu.
17 yaşına geldiğinde "Umpspanwerk" isimli bir gruba katıldı. Bir sene kadar bu grupla birlikte müzik yaptıktan sonra ayrıldı ve Viyana Caz Okulu'na bağlı olarak faaliyet gösteren bir kursa kaydoldu. Burada, müzisyen kimliğinin ciddi anlamda şekillenmesini sağlayacak üç değerli sömestr geçirdikten sonra Almanya'da batı Berlin'e gitmeye karar verdi. Orada, her zaman idolü olarak kabul ettiği David Bowie ve o zamanlar Almanya'da ciddi projeler üreten Kraftwerk gibi isimlerden etkilenerek, kafasına kendi tarzının oluşmasına önayak olan birtakım düşünceler yerleştirdi. Berlin'de geçirdiği bir sene boyunca çeşitli yerel gruplarda bas gitar çalarak oldukça iyi miktarda paralar kazandı. Viyana'ya döndüğünde ise onu gerçek anlamda sahneye taşıyacak olan "The Hallucination Band" isimli gruba katıldı. Bu grupla 1978'de Avusturya genelinde turneye çıktı. Bir gün Salzburg'da verecekleri bir konserden önce menejerleri Wickerl Adam'a bir ricada bulunarak kendisine sahnede kullanmak üzere bir takma isim bulduğunu ve "Falko Götehrer" olarak anons edilmek istediğini talep etti. Falko ismini seçmişti, çünkü o dönemde hayranı olduğu bir kayak şampiyonu olan Falko Weisspflog'a özeniyordu ve onunla aynı ismi taşımak sahnede güven verecekti kendisine. Ertesi hafta bir başka konserin afişinde, telaffuzda kolaylık sağlamak için "k" yerine "c" harfini ekleyerek "Falco" olarak tanıtıldı. 1979 yılının başında bu gruptan ayrılarak "Spinning Wheel" isimli daha popüler bir gruba geçti.

Bu grup Bee Gees ve Rod Steward gibi ünlülerin şarkılarını yorumluyordu ve oldukça rağbet gören konserler veriyorlardı. Bu konserler Falco'nun sahne karizmasının oluşmaya ve şekillenmeye başladığı ciddi aktivitelerdi. Bu grupla birlikte çok başarılı konserler verdi. Mayıs 1979'da "Spinning Wheel" grubunun desteğiyle peşpeşe iki single çıkardı. Bunlar Falco efsanesinin başlangıç çalışmalarıydı : "Chance To Dance" ve "Summer" 1980 yılına girildiğinde "Ganz Wien" isimli bestesi onu yerel bir basçıdan uluslararası üne sahip bir stara çevirdi. Öyle ki "Spinning Wheel" grubuyla verdikleri her konserde seyircilerden Falco'nun adı yankılanıyor ve bu şarkısı isteniyordu ısrarla. Böylece Falco artık solo çalışmalar yapmanın zamanı geldiğini iyiden iyiye hissediyordu. Gruptan ayrıldı ve Avusturya'da GIG Records'un sahibi Markus Spiegel ile sözleşme imzaladı.

LİSTE BAŞARILARI VE ALBÜMLERİ
1981 sonbaharı'nda sözleri ve bestesi kendine ait olan bir eserle ortaya çıktı : "Der Kommisar" ve b-side olarak yer alan "Helden Von Heute". Kasım 1981'de Avusturya listeleri'nde 1 numaraya yükseldi bu single. Almanya listelerini zorlamaya başladı. Satışlar tüm Avrupa'da bir anda patladı. İki hafta içinde hemen hemen tüm Avrupa'da 1 numaraya yükselmişti "Der Kommisar". Aralık ayında ise tüm dünyadaki satış rakamı 7 milyonu bulmuştu. Bu şarkının yer aldığı ilk stüdyo albümü "Einzenhaft" için dünya turnesine başladı. Avustralya'dan Kanada'ya kadar pek çok ülkede konserler verdi.  Yeni bir albüm için de sürekli hazırlık yaparak ve yer yer konserler vererek geçirdiği 3 senenin ardından 1984'te ikinci stüdyo albümü olan "Junge Roemer" piyasaya çıktı. Ancak albümün satış rakamları belirlenen seviyeye ulaşmamıştı. Avusturya'da 50.000 adet satan albüm uluslararası piyasada pek alıcı bulmamıştı. Ancak albüm için çok başarılı video klipler hazırlanmıştı. "Brillantin' Brutal',Junge Roemer, Kann Es Liebe Sein" gibi hitlerin klipleriyle az da olsa satış rakamlarını yükseltmeyi başardılar. 1985'te yeni bir proje için kollar sıvandığında Falco bu kez farklı bir prodüktör seçmişti kendine : Hollandalı Bolland Kardeşler. Falco'yu "Der Kommisar" günlerindeki gibi canlandırmak için muhteşem bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyorlardı.  O dönemlerde bir televizyon dizisi yüzünden herkesin dilinde olan ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart'ın hayat hikayesini ilginç bir yorumla bir pop şarkısına aktarmaya çalışıyorlardı. En sonunda tüm zamanların en büyük şarkılarından biri çıktı ortaya : "Rock Me Amadeus". Öylesine bir başarı elde etti ki bu parça,uzun yıllardır hem İngiltere'de hem Amerika'da bir numaraya aynı zamanda yükselen tek şarkı oldu bir anda. Bu şarkını yer aldığı "Falco 3" isimli albüm de satış listelerinin en üstüne çıktı bu büyük klasik sayesinde. Plak şirketi dünyanın dört bir yanından gelen siparişleri zor karşılar duruma gelmişti. Aynı yıl ünlü Opus grubunun Salzburg'da vereceği bir konsere konuk olarak davet edildi Falco. Bu konserden önce kaldığı otelde Isabelle adlı genç bir kızla tanıştı. İşin doğrusu, otel güvenliğini ve Falco'nun korumalarını atlatan bu genç kız Falco'nun kaldığı odaya sızmayı başarmış ve onunla tanışma şansına kavuşmuştu. Ancak, takip eden günlerde kız arkadaşım diye çevresine tanıştırdığı bu genç kıza pek vakit ayıramazdı. Çünkü profesyonel olarak müzik kariyerinin zirvesindeydi . 31 Ekim 1985'te Viyana'da bir konserde tam 14.000 kişi izledi Falco'yu. Takip eden aylarda "Jeanny" adlı single sürüldü piyasaya. Bu çalışma, tüm dünyada daha ilk haftada 1.700.000 civarında satarak Falco'yu bir efsane haline getiriyordu. Bu arada kız arkadaşının hamile olduğunu öğrendi ve onunla ilgilenebilmek için dünya turnesinin bir bölümünü iptal etmek zorunda kaldı. 13 Mart 1986'da kızları Kaherina Bianca dünyaya geldi.

Bu yılın büyük bir kısmını ailesiyle birlikte geçirdi. Sonbahar aylarını kapsayan mini bir turnenin ardından Hollanda'da Hilversum'daki stüdyoda dördüncü stüdyo albümünün hazırlıklarını tamamladı ve "Emotional" piyasaya çıktı. Bu albümde üç adet çok başarılı çalışma vardı : "The Sound Of Music, Emotional, Jeanny Part 2 (Coming Home)" Bu esnada ilgisizlikten bunalan kız arkadaşı Isabelle, kızları Katherina Bianca'yı da alarak birlikte yaşadıkları evi terketti. Bu durum ilk başlarda Falco'yu pek etkilemedi. Zaten turnedeydi ve o zamanlar onun için ilk planda olan tek şey müzikti. 1987 yılının neredeyse tamamı konserlerle geçti. Japonya, Amerika, Kanada gibi deniz aşırı ülkelerde konserler verdi.
1987 sonunda ünlü top model Brigitte Nielsen ile birlikte düet yaptığı "Body Next To Body" adında pek rağbet görmeyen bir single'ın ardından yeni prodüktörlerle birlikte beşinci stüdyo albümü "Wiener Blüt" isimli çalışmasını piyasaya sürdü. Her nedense beklenen ilgiyi görmedi bu albüm. Çoğu konseri bile iptal etmek durumunda kaldı. Bu boşluktan yararlanıp uzatmalı sevgilisi Isabelle ile 17 Haziran 1988'de Los Angeles'ta gizlice evlendi. Herşeyden çok değer verdiği annesi bile bu evliliği bilmiyordu. Yıllar sonra bir röportajında, çocuk yüzünden evlenmek zorunda kaldığını açıkça ifade etmişti. Ancak bu zoraki evlilik çok uzun sürmedi. Yaklaşık bir sene sonra boşandılar. Falco için bunalımlı günler başlıyordu. Albüm satışları düşmüştü. Yeni projeler için ruh hali pek müsait değildi. Konserler tek tek iptal edilmişti.


ZAMANSIZ SONA EREN BİR YAŞAM
1992'ye kadar sessizliğini koruyan ve sadece televizyon programlarında konuk olarak hayranlarına görünen Falco, plak şirketini değiştirdi ve yeni şirketi EMI Electro'dan çıkan ilk, kendisinin altıncı albümü olan "Nachtflug" hayranlarının beğenisine sunuldu. Bu albümden listelere giren ilk 45'lik Mozart ritmleriyle zenginleştirilmiş "Titanic" isimli çalışması oldu. Bu albümün Almanya,Avusturya,İngiltere ve Hollanda'daki satışları kendisine platin plak kazandırdı. Yıllar sonra yine turnedeydi Falco. Avusturya, İsviçre, İtalya, Almanya, Rusya'da çoğu şehri dolaştı. Tam herşey yoluna giriyordu ki bir olay Falco'nun hayatını altüst etti. Ayrıldığı eşi Isabelle, kızları Katherina Bianca'nın Falco'dan olmadığını iddia ediyor ve DNA testi yapılmasını istiyordu. Testin sonucu eski eşini haklı çıkarınca Falco'nun dünyası kararmıştı. Kızını elinden çekip almışlardı. Üç yıl süren bir başka sessizlik döneminin ardından - ki bu boşluğu kendini resim yapmaya adayarak geçirmişti- yepyeni bir single ile 1995 sonbaharında listelere geri döndü. 1930'ların Almanya'da popüler olmuş bir şarkısının yeniden yorumu ile bir kez daha hayranlarının karşısındaydı Falco : "Mutter, Der Mann Mit Dem Koks Is Da". 1996 ilkbaharında ise kendi ifadesiyle "pillerini şarjlamak için" gözlerden uzak, oldukça sakin bir yere taşındı.  Dominik Cumhuriyeti'nin Puerto Plata isimli bir tatil beldesi'ne. Orada 200 metrekare civarında bir villa satın alarak çalışmalarını gözden geçirmeye başladı. Hayatında klip çektiği son single olan "Naked" burada kendisi tarafından bestelenmiştir. Bu şarkı aynı zamanda sanatçının hayattayken yayınlanmış olan yedinci ve son stüdyo albümü "Out Of The Dark" ta yer almaktadır. Albümle aynı adı taşıyan "Out Of The Dark" isimli şarkı da oldukça dikkat çeken başarılı bir Falco klasiğidir. 6 Şubat 1998'de yerel saatle 16:40 civarında bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Tüm dünyada hayranlarını yasa boğan bu şok haberin ardından cenazesi, annesi Maria tarafından doğduğu ve büyüdüğü yer olan Viyana'ya getirildi. Burada, hayranları tarafından oluşturulan bir fon ile yaptırılan özel bir mezara defnedildi. Aynı yıl, üzerinde çalıştığı ancak yayınlamaya fırsat bulamadığı en son albümü "Verdammt Wir Leben Noch" gerekli düzenlemeler yapılarak piyasaya sürüldü. Bu Falco'nun sekizinci albümüydü. Sanatçının Viyana'daki evi, resimleri, gitarları, Dominik Cumhuriyeti'ndeki villası bugünlerde müze olarak işletilmektedir. Hayattaki akrabaları, Falco'nun ölümünden sonra adının kullanılarak ticari gelir elde edilmesini engellemek için ortak aldıkları bir kararla her tür hatıra ürünün satışına yasak getirmişlerdir. Gerek ülkesi Avusturya'daki müzik marketlerde, gerekse internet üzerinden satış yapan sanal mağazalarda , orijinal stüdyo albümleri ve konser görüntülerinden oluşan DVD'ler dışında Falco'ya ait bir materyel bulabilmek oldukça zordur.
ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
alıp götürüyorlar seni benden birdenbire sensiz kalıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde birdenbire sensiz kalıyorum
avaz avaz bağırıyoruz kimseler duymuyor sesimizi
alıp götürüyorlar seni benden
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde çaresizliğimden utanıyorum
bedenin hiç olmadığı kadar çok titriyor elin-yüzün kan içinde
ne kadar çok vuruyorlar kimseler duymuyor sesimizi
ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
her defasında gözümün önünde sensiz kalıyorum
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
vuruyorlar seni çaresizliğimden utanıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
korkuyorum...

sacrife

ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
alıp götürüyorlar seni benden birdenbire sensiz kalıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde birdenbire sensiz kalıyorum
avaz avaz bağırıyoruz kimseler duymuyor sesimizi
alıp götürüyorlar seni benden
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
vuruyorlar gözümün önünde çaresizliğimden utanıyorum
bedenin hiç olmadığı kadar çok titriyor elin-yüzün kan içinde
ne kadar çok vuruyorlar kimseler duymuyor sesimizi
ceketi gece rengi adamlar giriyor düşlerime
her defasında gözümün önünde sensiz kalıyorum
yüzleri yok adamlar giriyor başlıyor aynı sahne
vuruyorlar seni çaresizliğimden utanıyorum
beyoğlu yanıyor çepeçevre ve siren sesleri
korkuyorum...