GİRESUN

Başlatan baphomet, Mar 26, 2008, 04:16 ÖS

« önceki - sonraki »

baphomet

Giresun ili Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz bölümünde, kuzetinde Karadeniz sahili ile güneyinde Kuzey Anadolu dağlarının ikinci sırası arasında yer alana yer almaktadır. Batısında Ordu, güneybatısın´da Sivas, güneydoğu´da Erzincan, doğu´da Gümüşhane ve kuzeydoğusunda´da Trabzon ile çevrilidir.

Rakım  : 10
Ortalama Yağış : 1349.9 mm.
Ortalama Sıcaklık  : 14.3 C
2003 Yılındaki en yüksek sıcaklık : 37.3 C
2003 Yılındaki en düşük sıcaklık : -2 C
Önemli Yükseltiler : Dereli Bektaş Yaylası Karagöl Tepesi (3 107 Metre.)
İl Merkezi ; Aksu ve Baltama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuş olup, bu yarımadanın doğusunda ve 2km. açığında Doğu Karadeniz'in tek adası olan Giresun Ada'sı bulunmaktadır.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE GİRESUN,FINDIĞIN BAŞKENTİ
Giresun, Anadolu'nun kuzeydoğusunda, yeşille mavinin kucaklaştığı Karadenizin inci kentlerinden birisidir. Şehir, denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almaktadır. Yarımadanın karşısında Karadenizin tek adası olan Giresun Adası (Aretias), kentin bir kolyesi gibi durmaktadır. Şehrin nerede kurulduğu ve kimler tarafından iskan edildiği konusu tartışmalıdır. Bu tereddüt M.Ö. 350 yıllarına ait kaynaklarda da yer almaktadır. Coğrafyacı Strabon, Farnakia dediği şehrin; bugünkü Giresun kentinin olduğu yerde kurulduğu üzerinde durmuştur. Romalı idareci Arrien Farnakia'nın eski adının Kerasus olduğunu belirtmiş ve buranın Sinoplular tarafından kurulduğunu yazmıştır. Şehir hakkında Roma, Bizans ve Rum Pontus İmparatorluğu dönemine ait tatminkar bilgiler yoktur.
Eski Anadolu tarihi araştırmalarında, şehir ve kasaba tarihlerinde dil incelemeleri sonucunda, bu bölgede M.Ö. 2000'li yıllardan beri Türk varlığının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
M.Ö. 7.y.y.da İskitlerin Karadenize göç etmesi ile Oğuz unsurları da bu bölgeye yerleşmişlerdir. Bu bölgede Oğuz boylarından Yazır, Döğer, Avşar, Karkın, Halaç'ların; Akhun, Kuşan, Peçenek, Hazar, Hun, Kıpçak Türklerinin yerleşimi mevcuttur.
Karadeniz bölgesinde, ilk ve orta çağlarda, İskit, Kimmerler, Hun, Hazar, Bulgar, Uz, Peçenek göçlerinin sonucu Türk iskanının olduğu, Karadeniz ağızlarının fonetik ve morfolojik yapısıyla birlikte yer adlarından da anlaşılır. Giresun'un batı yakasındaki Çıtlakkale mahallesinin adının Deliorman ve Selanik civarından gelerek buraya yerleşmiş olan Türk topluluğu Çıtaklardan geldiği, bölgede konuşulan lehçenin ve kültür unsurlarının Çıtak ve Gagavuz Türklerinin ki ile benzerlik gösterdiği görülür.
Hitit İmparatorluk dönemi tabletlerine dayanan tarihi kaynaklarda, Giresun'un Azzi Bölgesi sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır. Karadeniz bölgesinde 90'a yakın koloni şehri kuran Miletoslular, Giresun ve Tirebolu şehirlerinin de kurucularıdır. Amaçları bu bölgeyi kendilerine yurt edinmek olmayıp, buraların her türlü yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürmekti. Bu yüzden yerleşim birimlerinin korunabilecek kısımlarını alıp buralara yerleşmişlerdir.
Çevresinde önemli gümüş ve demir üretim yerleri olan Giresun'a Romalılar tam bir hakimiyet kurmamışlardır. Onların döneminde bu bölgede para basıldığı rivayet edilmektedir. Roma idaresinin ilk dönemlerinde Romalı yazarlardan Ammianus Marcel'e göre Romalı komutan Lucullus buraya geldiğinde yabani kiraz ağaçlarını görmüş ve bu ağacın fidanlarını Roma'ya götürmüştür. Bu bilgi kirazın dünyaya Giresun'dan yayıldığı inancının kaynağı olmakla birlikte Roma'da daha önce de kirazın varolduğu belirtilmektedir. Giresun Romalıların ardından Bizanslıların denetimine geçmiştir. Bizans egemenliği döneminde Yunan medeniyetinin büyük bir hızla gelişip yayılmasına karşılık, Yunan soyu gittikçe zayıflamıştır. Bu sebeple, Bizans İmparatorları, ülkelerinin içerisinde yaşayan ve başka soydan gelen insanları asimle etmeye çalışmışlar ve bu yolda en çok dil ve dinden yararlanmışlardır. Doğu Karadeniz'in ormanlık alanlardaki kabileleri itaat altına almak için ormanlar kesilerek yollar açılmış, yol boylarına muhafız kulübeleri yapılmış, hatta bir miktar Hıristiyan Bulgar Türk'ü de getirilip bölgeye yerleştirilmiştir. Bizanslılar bu yolda çaba harcarken 705 yılında ilk kez Müslüman Arap orduları bölgeye gelip İslamlığı tanıtmaya başlamıştır.
Anadolu Selçuklu Devletine vergi vermeyi kabul eden ve 1244'te Moğolların egemenliği altına giren Trabzon Türklerin bir eyaleti haline gelmiştir.
Trabzon'a bağlı bulunan Giresun ve çevresi Moğol nüfuzu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan biri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır.
Bayram Bey, Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin beyidir. Oğlu Hacı Emir Bey döneminde bu bölgeye "Bayramlu Beyliği" denilmeye başlanmıştır. O da aynı şekilde Trabzon Rum İmparatorluğunu sıkıştırmaya devam etmiş olup, Hacı Emir Beyin Oğlu Emir Süleyman Bey de, 1397'de Giresun'u fethetmiştir.
Böylece onun zamanında Giresun ve çevresinin fethi ve Türkleşmesi tam manasıyla sağlanmıştır. Bu beylik iç ve dış çatışmalar sonucu zayıflayıp Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin'in hakimiyetine girmiş ve dolayısıyla Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır.
Bugüne kadar yanlış bir kanaat olarak Giresun'un Türkleşmesi Fatih Sultan Mehmet'in 1461'de Trabzonu fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun'un Osmanlı Devletine bu tarihte katıldığı doğrudur. Oysa Giresun'un Türkleşmesi 1397'de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Beyin Giresun'u fethetmesiyle gerçekleşmiştir. Bu yanlış kanaat yüzünden Giresun'da onun adını taşıyan hiçbir eser bulunmamaktadır. Dolayısıyla Giresun'un ilk fatihi tanınmamaktadır.
İsim
Ege kıyısında yaşayan Miletlierin MÖ 7. yüzyılda Karadeniz kıyısında kurduğu Yunan kolonilerinden birisi olup kent adı başta Anabasis olmak üzere pek çok antik kaynakta kayıtlıdır. Romalı general Lucullus'un antik Kerasus kentinden İtalya'ya kiraz meyvesini getirdiği için bu meyvanın adını Giresun'dan aldığı söylencesinin [1] yanlış olduğu daha Lucullus'un seyahatinden daha eski Latince kaynaklarda eski kaynaklar da ispatlanmıştır. Kentin adı Yunanca boynuz anlamına gelen keras (Κερασο) kelimesi olup kelimenin boynuz formu anlamında da kullanıldığı ispatlanmıştır [2]. Yunanca kaynaklarda kent adı Kerasunta (Κερασούντα) formunda geçmektedir. [3]
Coğrafya
Karadeniz Bölgesinin Doğu Karadeniz Bölümünde yer alan Giresun ili, 37, 50 ve 39 12 doğu boylamları ile 40 07 ve 41 08 kuzey enlemleri arasında bulunmaktadır.İl doğusunda Trabzon ve Gümüşhane, batısında Ordu, güneyinde Sivas ve Erzincan, güneybatısında yine Sivas illeriyle komşu olup, kuzeyi Karadeniz ile kuşatılmıştır.
Giresun ili, 6934 km karelik yüzölçümü ile ülke topraklarının binde 8.5'ini kaplamaktadır. 1997 nüfus sayım sonuçlarına göre, il nüfusu 471.876 olup, km'ye 72 kişi düşmektedir. Nüfus yoğunluğu kıyı şeridinde il ortalamasının üzerinde iken, bu oran, kıyı şeridinden iç kesimlere doğru gidildikçe belirgin bir şekilde il ortalamasının altına düşmektedir.
İl Merkezi, Aksu ve Batlama vadileri arasında denize doğru uzanan bir yarımada üzerinde kurulmuş olup, bu yarımadanın doğusunda ve 2 km. açığında Doğu Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası bulunmaktadır.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Giresun ili, yüzey şekilleri bakımından arızalı(engebeli) bir görünüşe sahiptir ve yüzey şekillerinin çatısını, Karadeniz kıyısı boyunca uzanan oldukça dar ve alçak düzlüklerden oluşan bir kıyı şeridi ile güneyde Kelkit Çayı Vadisi arasını kaplayan Giresun Dağları meydana getirir. Doğu Karadeniz dağlarının batıya doğru uzanan kollarından biri olan Giresun Dağlarının doruk çizgisi, Kelkit vadisine Karadeniz kıyıısından daha yakındır ve dik yamaçlarla iner, vadilerle yarılmış Karadeniz tarafından ise eğim daha azdır. Kıyı genellikle tepelik bir görünüşe sahiptir. Kıyıya paralel bir duvar gibi duran dağların ortalama yüksekliği 2000 m olmakla birlikte bazı yerlerde 3000 metreyi aşar. Balaban, Gavur Dağı Tepesi, Cankurtaran, Karagöl, Kırkkızlar bunlardan bazılarıdır.
Dağlardan kıyılara geçit veren önemli noktalar, Eğribel geçidi, Şehitler Geçidi, Fındıkbel geçidi gibi önemli birkaç geçitten oluşmaktadır.
Şebinkarahisar, Alucra ve Güce ilçelerini içine alan ve daha az arızalı olan kesimde ortalama yükseklik 1000-1500 metre civarında olup, arazi Kelkit Vadisine doğru eğimlidir.
İl genelinde az yer kaplayan ovaların büyük bölümü kıyı kesiminde toplanmıştır. Bu ovalar, su sorunu olmayan verimli tarım alanlarıdır. Kıyı kesimlerden başka, iç kesimlerde Kelkit Vadisi'nde Avutmuş Deresi'nin Kelkit Çayı ile birleştiği bölümde küçük, bazı düzlüklere rastlanır.
Giresun Dağlarının 2000 metreyi aşan bazı kesimlerinde hayvancılık açısından önem taşıyan birçok yayla yer alır. Giresun dağları üzerindeki bu yaylaların başlıcaları, Kümbet, Kulakkaya, Bektaş, Tamdere, Karagöl, Eğribel, Kazıkbeli ve Sis Dağı yaylalarıdır.
Dağlar
Doğu Karadeniz Dağları'nın orta kesimleri il sınırları içerisinde yer almakta olup Giresun Dağları adıyla bilinir ve yer yer 2.000 m yüksekliğe ulaşırlar. Derin vadilerle parçalanmış Giresun Dğları üzerinde eski buzuların açığı topoğrafik formların yanısıra buzul göllerine de rastlanmaktadır. İl sınırlarında yeralan önemli yükseltiler şunlardır [4]: Abbas Musa Dağı (3.331 m), Gavur Dağı (3.248 m), Küçükkor Dağı(3.044 m), Cankurtaran Dağı(3. 278 m)
Akarsular
Kuzey Anadolu Dağları'nın kaynaklanan pek çok akarsu ili güneyden kuzeye geçerek Karadeniz'e dökülmektedir. Aksu Deresi, Yağlıdere Deresi ve Harşit (Doğankent) Çayı ile Pazarsuyu bu nehirlerin önemlileridir. Ayrıca İlin güney kesiminden doğu-batı doğrultusunda geçen Kelkit Irmağı'da bu tür bir vadide akmaktadır.
Göller
İl sınrıları içerisinde öenmli bir göl olmamakla birlikte Karagöl Dağı üzerinde küçük buzul göllerine rastlanmaktadır.
Bitki Örtüsü
İlin kuzeyi ile güneyi arasındaki iklim farkı, yağış miktarının güneye doğru azalması doğal bitki örtüsünün yapısını da aynı ölçüde etkilemektedir.Giresun ve çevresi zengin tarım alanlarına sahiptir. Kelkit Vadisi ile kollarının civarı bozkır görünümünde olmasına karşın kıyı ile dağlar arasında kalan kesimi ormanlarla kaplıdır.
Yaylalar
Genellikle Kargöl Dağlarının batısında yeralan önemli yaylalar şunlardır [5]: : Kulakkaya, Tamzara, Tamdere, Karagöl, Sağrak, Kümbet, Bektaş
Tarihi
Antik Çağ

Yunan kolonizasyonu öncesinde bölgede Anadolu'nun yerli halklarının varlığı bilinmekte olup Hitit kaynaklarında "Kaşka" adyla geçen kendir ziraati yapan savaşçı bir halkın bahsi geçmektedir. MÖ 7. yüzyılda Miletli kolonistler tarafından kurulan kent merkezinin çevresi sonradan Laz oalrak anılacak Kolh halkına ait köyler bulunmaktadır [6]. MÖ 6. yüzyılda Pers krallığı'nın'in eline geçen bölge, daha sonra Kapadokya ve Makedonya krallıklarının yönetiminde kalmış, Pontus Krallığı'nın kurulmasınınardından tüm Karadeniz bölgesi gibi Mithridat hanedanı tarafından yönetildikten sonra, Roma İmparatorlu'ğunun Anadolu'yu işgal etmesini sağlayan Zela savaşında Mithridates yenilince MS. 1. yüzyıldan 13. yüzyılda Trabzon İmparatorluğu'nun kuruluşuna dek Roma yönetiminde kalmıştır.
Roma
Pontus Devletinin yıkılıp Roma hakimiyetinin başlamasından sonra Giresun yöresinin diğer yerli halkları süratle kimliklerini kaybederek tarih sahnesinden çekildi. Ancak bunların aksine Canlar Roma ve hatta Bizans döneminde bile kimliklerini kaybetmediler. Roma döneminde Giresun Karadeniz'in oldukça önemli bir şehri durumundaydı. Bu dönemde şehir kendi adına para basma yetkisine sahip olacak kadar gelişmişti.
Trabzon İmparatorluğu
Antik Trapezus (Bk), Sinop'lu kolonistler tarafından MÖ 756 yılında kurulan, doğudaki en eski Yunan kolonilerinden biri-sidir.
Antik Trabzon hakkında en eski ve de-taylı bilgiyi MÖ 401 yılında Onbinler olarak anılan paralı askerlerin arasında bulunan Yunanlı yazar Xenophon'un, Anabasis adlı eserinden almaktayız.
Modern Trabzon'un çevresindeki illere bir göz atınca ister istemez antik Trape-zus'la aynı yerleşim alanı olup olmadığı so-rusuna cevap aranmaktadır:
Antik Kotyora, modern Ordu'yla, Kerasunda, Giresun'la, Argyropolis, Gümüşhane ile farklı alanlarda gelişmişlerdir. Acaba Palaia Tra-pezous (Eski Trabzon) denilen ve bugünkü Rize sahilinde Furtuna Deresi'yle, Hakorda Deresi boyunca 2 km. uzunluğundaki alan-da yer alan alan Ksenophon'un, Trapezus di-ye tanımladığı yermidir? Rus ordusu 1. Dünya savaşında 5 Mart 1916'da bu bölgeye çıkarma yapmış ve yaşayanları Megreli (Lazcanın Megrelceyle benzerliğin-den dolayı) olarak tanımlamıştır CBF 370.
Osmanlı
Osmanlı döneminde Giresun

Merak ediyor musunuz? Şu an yaşadığımız Giresun Osmanlı döneminde nasıldı?
İşte size kısa da olsa cevabı:
Osmanlı idaresi altında Giresun bir liman şehri olarak gelişme gösterdi. Bu dönem boyunca zaman zaman bazı önemli olaylarla karşı karşıya kaldı. XVI. yüzyılın sonlarına doğru görülen eşkıyalık hareketleri Giresun ve yöresini de etkisi altına aldı.
Daha bu yüzyılın başlarında Giresun'un Çepniler'le meskûn dağ köylerinin bir kısım halkı Safevî propagandasının tesiriyle İran'a kaçmıştı.
Yüzyılın son çeyreğinde ise Pazarsuyu kazasında toplanan otuz kadar medreseli (suhte) etrafta eşkıyalıkta bulunarak Giresun'da pek çok yeri basıp yağmalamışlar ve bunlar has voyvodası Zünnün'un yöreden topladığı il erleri vasıtasıyla 1574 yazında bertaraf edilmişlerdi. 1586 ve 1587'de şehirde muhafız olarak bulunan yeniçeriler bazı karışıklıklar çıkardılar. 1594'te bu eşkıyalık hareketleri had safhaya ulaştı, yöreden 200 hâne "terk-i vatan" etti. XVII. yüzyıl başlarındaki bu tür sıkıntılar ve Celâlî gruplarının faaliyetleri halkın merkeze başvurmasına yol açtı. Ordu bölgesinden Hacı Şamlu, Giresun Kalesi'ni kuşatmış, bu tehlike Seyyid Mehmed Paşa'nın gayretiyle atlatılmıştı.
1634'te ise Kazaklar, Giresun yöresini yağmaladı. Evliya Çelebi, Kazaklar'ın, Giresun karşısındaki adaya kayıklarını saklayarak saldırdıklarını belirtir. 1683'teki Viyana Seferi için
Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?

baphomet

Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?

baphomet

300 er gönderen Giresun, XVIII. yüzyılın ikinci yarısına doğru bölgede etkili olan âyanın mücadelesine sahne oldu.
1756'da Canik muhassılı olan Süleyman Paşa ve kardeşi Ali Bey, 12.000 kadar kuvvetle şehri basıp yağmaladılar. Kaleye kapanan halk, yirmi üç gün süren kuşatmadan oldukça etkilendi. Bu sırada şehir yakıldı, mallar gemilerle Samsun'a taşındı. Söz konusu tahribatın izleri kolay kapatılamadı.
Hemen ardından devlet tarafından takibata uğrayan idam mahkûmu iki âyan, kaleye sığındı ve kendilerini kuşatan Canikli Ali Bey'e altmış gün kadar direndikten sonra ele geçirildi. 1789'da başlayan savaş dolayısıyla, Soğucak ve Anapa taraflarına gitmekle görevlendirilen bölge âyanı arasında Giresun yöresindekiler de vardı.
Bu dönemde şehirde dizdar Lâçinoğlu Hacı Mustafa nüfuz tesis etmişti. XIX. yüzyılın ilk çeyreğindeki Tuzcuoğulları İsyanı, Giresun'un da içinde bulunduğu bölgeyi etkiledi. Bunlara katılan Laçinoğulları, 1816'da Giresun'a tam olarak hâkim oldular.
II. Mahmud'un gönderdiği iki fırkateyn ile bir korvet Giresun önlerine gelerek yeniden kontrolü sağladı. Şehir, asıl önemli olayları, Milli Mücadele döneminde yaşadı. İşgale uğramamasına karşılık Ruslar'ın Trabzon'u alıp Harşıt'a kadar ilerlemesi, şehirde büyük endişeye yol açtı. Yörede Pontus Rum Devleti kurmaya yönelik hareketler, Rum çetelerinin faaliyetleri ve bunlara karşı direniş, pek çok karışıklığa sebep oldu. Direnişi örgütleyen belediye reisi Topal Osman Ağa önemli faaliyetlerde bulundu. Giresun askerlik şubesi başkanı ve Türk dili, kültürü hakkında yazıları olan Hüseyin Avni Bey de bu mücadelede rol oynadı.
Cumhuriyet döneminde vilayet merkezi haline getirilen (1923), Giresun'un Rum nüfusu, Lozan Antlaşması sonrasında yapılan mübadele ile burayı terketti.
Milli Mücadele
Anadoluda yaşayan her türk insanının katıldığı İstiklal Savaşının Giresun için de önemli bir yeri ve kahramanlık yönü vardır. 19 Eylül 1924 Cuma günü Hamidiye Vapuruyla Giresun'u ziyaret eden Atatürk, "Afyonkarahisar'da, Dumlupınar'da sizin Uşaklar da vardı" cümlesiyle Giresun'u milli mücadele tarihine mal etmiştir.
Giresun uşağının milli mücadeledeki kahramanlıkları yalnız Afyonkarahisar'da değil daha önceki yıllarda Kafkas cephelerinde başlamıştır.
I.Dünya Savaşından önce Giresun'un etnik yapısı incelendiğinde, nüfusun yarısının Türk, diğer yarısına yakın bir kısmının Rum ve ikinci yarıyı tamamlayan az bir kısmının da Ermeni olduğu görülmektedir.
Bu topraklar üzerinde hayatiyet bulmuş, nesillerine
gelecek garantisi sağlamış Rumlar, savaş öncesi kasabanın her türlü ticaretine hakimdiler. Yerli Türk halkı daha çok çiftçilik ve hayvancılıkla uğraştığı için ağır vergiler altında ezilerek fakir düşmüşlerdir. Zenginlik ve refah içinde bulunan Rumların en büyük gizli hayali, bu bölgede Pontus Rum Devletinin yeniden kurmak ve Türkleri bölgeden kovmak ve imha etmekti.
Trablusgarp ve 1.Balkan savaşlarında Türklerin
mağlup olmaları Rumları şımartmış, İttihat ve Terakki Fırkası taraftarları ile kavgaya başlamışlardır. Birinci Dünya Savaşında Bayburt hattında dövüşen 37. Fırkanın emrinde Giresun'lulardan oluşan gönüllü bir birlik vardı. B aşında Gazi Topal Osman Ağa'nın bulunduğu bu birlik, Harşıt Irmağı çevresinde Rus saldırılarını püskürtebilmiştir. 14 Şubat 1914 günü Kanlıdere mevkiinde Çarlık Ordusu perişan edilmiş, Giresun ve çevresinin işgali böylece önlenmiştir.
Bu başarıdan sonra Giresun'lu gençler yeniden birleşerek Batum'a gitmişler, Doğu Karadenizin işgalini önlemek yolunda da büyük mücadele vermişlerdir.
15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgaliyle Giresun'da da sokağa dökülen Rumlar, taşkınlıklarını artırmaya başlayınca, 17 Mayıs 1919'da Giresun'lular
büyük bir mitingle tepki göstermişlerdir. Rumlar daha da ileri giderek, İngiliz Hükümetiyle işbirliği yapıp, Rum Pontus Hayalini bu karışık dönemde gerçekleştirebilmenin yollarını ararken, Dizdarzade Eşrefbey'in başkanlığında, Niyazi Tayyip, Doktor Ali Naci, Ethem Nazif ve İbrahim Hamdi'den oluşan ilk Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti şubesi Giresun'a da açılmış oldu.
Bu cemiyet, Erzurum kongresine iki delege (Dr. Ali Naci, Mühendis İbrahim) gönderdi. 23 Nisan 1920'de Milli Hükümetin kuruluşu ile birlikte Askerlik Şubesi Başkanı Hüseyin Avni Alpaslan Bey, bu hükümete bağlılığını ilan etmiştir. İlk etapta 1000 kişilik bir tabur halinde teşkil edilen birlik Kars'ta Kazım Karabekir emrine gönderilmiştir.
Atatürk, muhafızlığını yapması için Giresun'lu gönüllülerden bir manga asker isteyince, Osman Ağa tarafından bu sayı daha sonra 250'ye kadar yükseltilmiştir. Bu birliğin resmi adı "Giresun Gönüllü Müfrezesi"dir. Atatürk yine milli mücadeleye başlanacaağı günlerde bir alay kurma emrini vermiş, bunun sonucunda 47. Alay kurulmuştur. Bu alay Koçgiri isyanının bastırılmasında etkili olmuştur. Daha sonra Binbaşı Hüseyin Avni Beyin komutasında 42. Alay da teşkil ettirilerek Samsun'daki Pontusçu rumların üzerine gönderilmiştir. Daha sonra bu iki Alay,
Samsun'da birleşerek Sakarya cephesine sevk edilmiştir. Sakarya Savaşında başta Hüseyin Avni Bey olmak üzere 42. Alayın büyük bir kısmı şehit olmuştur. 47.Alay savaşın sonuna kadar çarpışmış, zaferi kutlayarak şehit olan kardeşlerine dualar okuduktan sonra Ankara'ya dönmüşlerdir.
Gönüllü asker, Giresun uşağı, başlı başına bir tarih sayfasıdır. Atatürk'ün gerek Anadolu seyehatlarinde, gerekse Ankara'da muhafızlığını yapmış,
cephelerde cansiperane çarpışmış, cesur, vatanperver ve milliyetperver insanların oluşturduğu bu topluluk, Türk'ü temsil eden kudretin yarattığı bir tarih sayfasıdır.
Cumhuriyet
GİRESUN TARİHİ(CUMHURİYETTEN SONRA)

Giresun Merkez, Tirebolu ve Görele ilçeleri ile bunlara bağlı Bulancak, Keşap ve Espiye bucaklarından ibaret olan Giresun 1933 yılında Şebinkarahisar ilinin kaldırılması ile Şebinkarahisar Merkezi ve Alucra ilçeleri Giresun iline bağlanmıştır. 1942 yılında Bulancak, 1945 yılında Keşap, 1957 yılında Espiye, l958 yılında Dereli, 1960 yılında Eynesil, 1987 yılında Piraziz ve Yağlıdere, 1990 yılında Çanakçı, Güce, Doğankent ve Çamoluk ilçelerinin kurulması ile ilçe sayısı 15 olmuştur.
Giresun ilinin 2000 yılındaki nüfusu 523.819, yıllık nüfus artışı ise %o4.7'dir. İle bağlı bulunan 15 ilçeden Bulancak ilçesi 59.841 nüfusu ile en fazla nüfusa , Doğankent ilçesi ise 7.477 nüfusu ile en az nüfusa sahip olan ilçelerdir. İlin yıllık nüfus artış hızı en yüksek olan ilçesi %o32.4 ile Çamoluk iken en az olan ilçesi %o-24 ile Yağlıdere'dir.
Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen bir kilometrekaraye düşen kişi sayısı, İl genelinde 77 ve il merkezinde 380'dir
İklim
Giresun ilinin sahili ılıman ve nemli bir iklime sahipken dağlık güneyi Doğu Anadolu Bölgesinin özelliklerini taşımaktadır.
Kültür
Mayıs Yedisi (Aksu Şenlikleri)

Her yıl Mayıs ayının 7'sinde (Miladi 20 Mayıs) kutlanır. 1977 yılına kadar "MAYIS YEDİSİ" adıyla sürdürülen törenler bu tarihten sonra "AKSU ŞENLİKLERİ" adını almıştır. Daha sonra 1992 yılı başında alınan yeni bir kararla daha geniş kitlelerle sosyal ve kültürel ilişkilerin sağlanması ve sürdürülmesi amaçlanarak adının "ULUSLARARASI KARADENİZ AKSU FESTİVALİ" olması kabul edilmiştir. Her yıl 20 Mayıs günü Giresun'un doğusunda bulunan Aksu Deresinin deniz ile birleştiği yerde insanlar toplanırlar. Özellikle hastalar, dertliler, çocuğu olmayanlar, dilekleri olanlar Aksu Deresinin kıyısına giderler bir dilek dileyip yedi çift bir tek taşı suya atarlar. Aksu mahallinde yapılan bu törenler üç ana bölümden oluşur.
1-SACAYAKTAN GEÇME GELENEĞİ:
Soyun sürdürülmesi kültürüne dayanır. Çocuğu olmayanlar dilekte bulunarak üç kez sacayaktan geçerler. Üç kutsal sayılan bir rakamdır. Sacayak ana rahminin simgesidir.
2-DERE TAŞLAMA GELENEĞİ:
İlkbahar , doğanın hayat bulduğu mevsimdir. Doğanın getirdiği yaşama zevkiyle insanlar da bütün kötülüklerden arınmak gereğini duyarlar. Aksu Deresinin denize döküldüğü yerde toplanan insanlar "Derdim Belam Denize" diyerek yedi çift bir tek taş atarlar. Yedi kutsallığı olan bir rakamdır. Tek taş, dileğin yerini bulması için atılan sonuncu taştır.
3-ADANIN ETRAFINI DOLAŞMA GELENEĞİ:
Soyun sürdürülmesi inancıyla yapılan sacayaktan geçme geleneği Ada'nın etrafının dolaşılmasıyla tamamlanır. Ada turu Hamza Taşı'nın önünde başlar. Yine Hamza Taşı'nın önünde son bulur. Törenin amacı; soyun sürdürülmesi, belaların denize atılması, döllenmenin bu mevsimde başlaması ve toprağın bereketlenmesi.Gelenek ve Görenekler Yöre halkı büyük şehirlere göçe başladığından beri eski gelenekleri az da olsa terk etme yolunu tutmuştur. Ancak büyük çoğunluk eski, göreneklerine bağlıdır. Bu gelenek ve görenekler çoğunlukla eski söylentilere dayanır. Her yıl Mart ayının 14' ünde yılbaşı tutulur. O sabah erkenden kalkılır, deniz veya akarsudan su alarak eve gelinir ve sağ ayak ile eşikten geçilerek eve girilir. Su evin dört bir tarafına serpilir. Eğer hayvanlar varsa onların üzerine de serpilir. O gün kimse evine uğursuz gelir diye misafir kabul etmez, ancak ayağı denenmiş birisi varsa o eve çağrılır. Gelen kişi sağ ayağını içeriye atar yeni yılınız hayırlı olsun martınızı bozuyorum der o gece evde ısırgan veya paça pişirilir içine yeşil boncuk atılır. Bunları yerken boncuk kimin ağzına gelirse o yıl bu şahıs ekine başlar, aile içerisinde bol rızıklı kabul edilir. Yine Mart'ın 14 ünde gün tutulur. Mart'ın 14'ü, Mart 15'i , Nisan 16'sı, Mayıs v.b. aylar olarak adlandırılır. O günlerdeki havanın durumuna göre o ayların nasıl geçeceği hakkında fikir yürütülür. 6 Mayıs'ta hıdrellez tutulur. Bu gün Hızır ve İlyas Aleyhissamların bir araya geldiğine ve artık kış ayının bitip güzel günlerin geleceğine inanılır. Yine akşamdan 3-5 genç kızlar niyet tutarak bir gül ağacının dibine yüzüklerini gömerler. Sabahleyin mani okuyarak onları çıkarırlar. Söylenen maninin manasına göre talihlerini denerler.
Turizm
GEZİLECEK VE GÖRÜLECEK YERLER

Giresun Adası, Giresun Kalesi, Topal Osman Anıtı, Kulakkaya,Dokuzgöz, Salon çayırı orman içi dinlenme tesisleri, Belediye plajı, Giresun, Arda, Kaledere, Kuşluhan, Andoz, Eynesil, Şebinkarahisar, Merkez(Saint Jean), ve Bedrama(Bodrum) kaleleri, Giresun, Hisarköy,( Dereli),ve Şebinkarahisar Meryem Ana Kiliseleri ve Manastırları, Gebe Kilisesi, Hacı Hüseyin, Hacı Miktad, Kale, Fahreddin Behramşah, Fatih ve Kurşunlu Camileri, Taş Mescit, Kurşunlu Hamamı ve Çeşmesi, Pertevniyal Çeşmeleri, Taşhanlar, Sis Dağı, Kümbet Yaylası, Karabörk Gelinkaya Efsanesi ve Karabörk Islık Dili, Espiye Kalesi.
Giresun Adası, Giresun Kalesi, Topal Osman Anıtı, Kulakkaya,Dokuzgöz, Salon çayırı orman içi dinlenme tesisleri, Belediye plajı, Giresun, Arda, Kaledere, Kuşluhan, Andoz, Eynesil, Şebinkarahisar, Merkez(Saint Jean), ve Bedrama(Bodrum) kaleleri, Giresun, Hisarköy,( Dereli),ve Şebinkarahisar Meryem Ana Kiliseleri ve Manastırları, Gebe Kilisesi, Hacı Hüseyin, Hacı Miktad, Kale, Fahreddin Behramşah, Fatih ve Kurşunlu Camileri, Taş Mescit, Kurşunlu Hamamı ve Çeşmesi, Pertevniyal Çeşmeleri, Taşhanlar, Sis Dağı, Kümbet Yaylası, Karabörk Gelinkaya Efsanesi ve Karabörk Islık Dili, Espiye Kalesi.
GİRESUN KALESİ
Giresun kalesi kentin kuzeyindeki yarım adanın kente hakim tepesi üzerinde yer almaktadır. Kalenin günümüze kadar gelebilen kalıntıları merkez kule ve ona bağlı güneydeki sur duvarlarıdır. Sur duvarlarının tabanındaki dikdörtgen büyük blok taslardan yapılmış bölümü, surların ve kalenin Roma Dönemine kadar gittiği izlenimini vermektedir.
Giresun Adası
Karadeniz'in tek adası olan Giresun Adası kıyıdan bir mil açıkta yer almaktadır. 40.000 metrekare alana sahiptir. Adada özellikle Akdeniz defnesi ve Yalancı Akasya başta olmak üzere 71 tür doğal otsu ve odunsu bitki türü bulunmuktadır. Sonradan 10 adet ağaç türü daha ilave edilmiştir. Karadenizde Karabatak ve martıların doğal olarak ürediği Ada aynı zamanda göçmen kuşların uğrak ve dinlenme yeridir. Hakkında bir çok efsaneler anlatılan, Amozanların ve bir çok kavmin yaşadığı Ada'da mitolojik çağlara ait birçok kalıntıların bulunmaktadır. İkinci derece sit alanıdır. Yaz mevsiminde yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Ada günübirlik olarak ziyaret edilerek piknik yapılmaktadır. Ayrıca halk arasında Mayıs 7 si şenlikleri olarak bilinen 20 Mayıs Uluslararası Aksu Festivalinde Ada etrafıda küçük ve orta boy teknelerle özel turlar düzenlenmektedir.
İLİMİZİN YAYLALARI
Kümbet

Kümbet Turizm Merkezi Giresun'a yaklaşık 60 km. mesafede bulunan Kümbet Turizm Merkezi, Kümbet Yaylası başta olmak üzere çevredeki diğer bazı yaylalar ile Aymaç mevkiinden oluşmaktadır. Yaylaya Giresun - Dereli-Şebinkarahisar yolu üzerinden 2 şekilde ulaşmak mümkündür. Dereli'den sonra Güdül-Yüceköy üzerinden gidildiğinde 60 km.'lik bir yol üzerinden ulaşılır. Ayrıca Şebinkarahisar yolundan devam edilerek, İkisu-Uzundere üzerinden de ulaşmak mümkündür. Bu durumda da Yaklaşık 84 km. yol katetmek gerekir. Daha önce stabilize durumdaki yol 2004 yılı temmuz ayından itibaren asfaltlanmıştır.Yaylada elektrik, su, ve telefon mevcut olup, ayrıca sağlık ocağı da hizmet vermektedir.
Aymaç Mevkii
Aymaç mevkii Kümbet yayla merkezinin yaklaşık 2 km. kuzeybatısındadır. Her sene Temmuz ayının üçüncü Pazar günü Kümbet şenliklerini kutlandığı Aymaç Mevkii, doğal güzellikler yönünden zengin, çevre manzarasına hakim bir tepedir. Yol boyunca ladin ormanları ve kır çiçekleri etrafı süslemektedir. Yayla çimlerle kaplı ve orman içine serpilmiş düzlüklerden oluşmaktadır.
Salon Çayırı Piknik Alanı
Giresun'dan Kümbet yaylasına girişte yayla merkezine yaklaşık 1km. mesafede Orman Bölge Müdürlüğünce tesis edilmiş bulunan Salon Çayırı piknik alanına ulaşılır. Salon Çayırında kır gazinosu ve her biri 5'er yataklı 3 adet dinlenme evi bulunmaktadır.
Koçkaya Dinlenme Tesisleri
Kümbet yerleşim merkezine 5 km. uzaklıkta olup, sakız kokulu çam ormanlarının içinde kurulan Tesis 17 kütük ev, 55 kişiye aynı anda hizmet verebilecek otel ve restaurant ile idari binadan oluşmaktadır. Ulaşımı asfalt yoldan sağlanmakta olan Dinlenme Tesislerimiz 2006 yılı içerisinde hizmete girecektir.
Bektaş
Giresun merkezden Evrenköy, Erimez, Yavuzkemal üzerinden gidildiğinde yaklaşık 56 km. uzaklıkta bulunan Bektaş Turizm Merkezi, çevresindeki Kulakkaya yaylası, Melikli Obası, Kurttepe Mevkii ve Alçakbel Orman içi piknik alanı ile birlikte bir bütün teşkil eder.
Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?

baphomet

Bektaş yaylasına yukarıda belirtilen güzergahlardan başka 3 değişik şekilde ulaşmak mümkündür. Bunlar; Giresun-Dereli-Yavuzkemal, Giresun-Batlama Deresi-İnişdibi, Giresun-Bulancak üzerinden giden yollardır.
Bektaş yaylasında elektrik, su, telefon gibi altyapı mevcuttur. Yaylada 80 yatak kapasiteli ve iki yıldızlı bir otel de hizmet vermektedir.Yaz başlarında bile yer yer kar görülen yaylada Kurttepe mevkii kışın kayak yapmaya uygundur. Yaz aylarında burada çim kayağı yapmak mümkündür.
Kulakkaya
Giresun'a yaklaşık 45 km. mesafede bulunan yayla, 1500 rakımında ve ilginç doğa güzelliklerine sahip, Giresun'un eskiden beri en çok bilinen ve gidilen yaylasıdır. Yol üzerinde bulunan Desput Kayası ve suyu, doğal güzelliklere sahip Erimez mevkii, Gelin Kayası ayrı birer ilgi odağıdır. Alçakbel Orman içi piknik alanında günübirlik rekreasyon imkanı, hemen yakınındaki Yavuzkemal beldesinde de her türlü alışveriş hizmeti bulunmaktadır.
Alçakbel Ormaniçi Piknik Alanında günübirlik rekreasyon imkanı hemen yakınındaki Yavuzkemal Bucağında da her türlü alış-veriş hizmeti bulunmaktadır.
Kulakkaya; Kümbet ve Bektaş yaylalarına oranla, hem daha düşük rakımı ve dolayısıyla daha uzun mevsimi, hem de da-ta kolay ulaşım mesafesinde bulunması nedenleri ile günübirlik rekreasyon amacıyla daha yoğun bir kullanım talebi altında kalmaktadır. Bu nedenle, yaylada günübirlik rekreasyon tesislerinin ve kamp imkanlarının geliştirilmesi yararlı olacaktır.
Diğer Yaylalarımız
KARAGÖL DAĞLARI VE YAYLALARI

Karagöl Dağları; Dereli İlçesinin güneybatısında, Giresun-Ordu-Sivas İllerinin birleşme noktasına yakın bir konumda, Giresun'un en yüksek ikinci dağı konumunda 3107 metre yükseklikte bulunmaktadır. Karagöl Dağında bulunan; Karagöl Krater Gölü çevresindeki çayırlarla kaplı alanlar yörenin en meşhur yaylalarından birini oluştururlar. Dağın kuzeybatısında Ordu İli sınırına yakın olan bölgede Elmalı, Bozat Taşı ve İnboynu obalarıyla çevrili 3107 metrelik Karagöl tepesinin hemen altında bir buzul gölü olan Aygır Gölü bulunmaktadır. Doğuya doğru gittikçe dağdaki en büyük göl olan Karagöl Gölü ve bu gölün Aksu köyüne doğru inen vadisinde Bağırsak Gölü bulunmaktadır. Bağırsak Gölü'nün biraz altında ise Eğrikaya Obası yer alır. Karagöl Dağlarının en doğusunda bulunan 3040 metre yüksekliğindeki Kırklar tepesinin kuzey batı yamacında Camlı göl, doğu yamacında Sağrak Göl bulunur. Sağrak Göl'ün alt tarafındaki vadide ise Kanıağıl, Avşar, Yukarı Belen ve Aşağı Belen obaları yer alır. Yürüyüş sporuna çok elverişli olan Karagöl dağlarında yaz aylarında rehber eşliğinde yürüyüş yapılabilir.
SİS DAĞI YAYLASI
Giresun İli Görele İlçesinin sahile 40 km. mesafedeki en büyük dağı olan Aladağ'ın en yüksek tepesi Alimeydan (Sis) Dağı 2182 metre yüksekliktedir. Ağaç yetiştirme sınırı üzerinde çayırlar ve kır çiçekleri ile kaplı, çok geniş bir alana yayılmış küçük yaylalar topluluğundan meydana gelmiştir. Trabzon ve Giresun İlleri sınır bölgesinde yer alan bu yörede Temmuz başına kadar karlar erimez. Bu gruba dahil Sispazarı yaylası, Erikbeli Turizm Merkezinin 25 km. kadar kuzeybatısında yer alır. Sis Dağına Giresun-Eynesil yakınlarından sahilden içeri giren yaklaşık 40 km.lik köy yolu ile ulaşılabilir.
Ham toprak yola sahip yaylaya sezonda vasıta bulmak mümkündür. Su ve elektriğin mevcut olduğu yaylada yaz aylarında bakkal ve kasap gibi hizmetler bulmak mümkünse de konaklama imkanı yoktur.
Her yıl Temmuz ayının üçüncü Cumartesi günü yapılan "Sis Dağı Şenlikleri" yöredeki çok sayıda köy ve obadan gelenlerin katılmasıyla kutlanır.
Sis Dağı Yaylasında Orman Bölge Müdürlüğünce tesis edilen 10 hektar alana sahip orman içi piknik alanı, günübirlik rekreasyona hizmet vermektedir. Sis Dağı "C Statüsünde Milli Park" olarak korunmaya alınmıştır.
ÇAKRAK YAYLASI
Giresun'a yaklaşık 80 km. uzaklıktaki Çakrak yaylasına Yağlıdere ve Kümbet yaylası üzerinden ulaşmak mümkündür. Çakrak merkezinde 3 kemer köprü, iki tarihi kilise kalıntısı, Çakrak yakınlarındaki Kırkharman Obasında sağlam bir kilise ile beş değirmen kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca Çıkrıkkapı Obası'nda 7 km uzunluğundaki "Hacı Abdullah Duvarı" görülmeye değerdir.
PAŞAKONAĞI YAYLASI
Denizden 1450 m. Yüksekliktedir. Yaylaya Bulancak İlçesi Kovanlık beldesinden ulaşılmaktadır. Paşakonağı yaylası sarı, mor ve beyaz açelyaları (orman gülleri) derin vadileri ve bu vadilerdeki şelaleleri ile ünlüdür. Yaylada konaklamak için buraya 5 km. uzaklıktaki Sarıalan Orman Tesislerinden yararlanılabilir. Tesisin bulunduğu geniş çayırda çadır kurmakta mümkündür. Yaylada gezilip görülebilecek doğal güzellikler Karasay Şelalesi, Geçilmez Vadisi, Çiğseli Gölü ve Kızılot Çayırıdır.
MELİKLİ OBASI YAYLASI
Kulakkaya'nın hemen yakınındaki Melikli Obası Yaylası, çevresi ladin ormanları ile çevrili, orman gülleri ve yabani açelyalarla bezenmiş çim sahaları ile güzel bir peyzaja sahiptir. Düşük vasıflı toprak yolu dağlardan küçük şelaleler yaparak inen derelerle kesilir.
Yaylada günübirlik piknik için gerekli yiyecekler temin edilebileceği gibi, 2 km mesafedeki Yavuzkemal yerleşmesinde sağlık ve PTT hizmetleri de bulunmaktadır. Organize tesis bulunmayan yayladan günübirlik piknik amacıyla yararlanılmaktadır.
ANASTOS YAYLASI
Alucra İlçesinin güneydoğusunda yaklaşık 10 km. uzaklıkta bulunan yaylaya Kamışlı köyü üzerinden ulaşılmaktadır. Elektrik su ve telefona sahip yaylada yapraklı ve iğneli ağaçlardan oluşan kırma bitki örtüsü ilginç bir peyzaj sergiler. Yayla yolunun iyileştirilmesi ve düzenli piknik alanı tesisi ile yaylanın Alucra'ya daha iyi bir hizmet vermesi sağlanır.
TAMDERE YAYLASI
Kümbet ve Bektaş yaylalar grubu gibi, Tamdere yaylası da Dereli İlçesi sınırları içinde ve Giresun-Şebinkarahisar yolu üzerindedir. Asfalt devlet yolu ile ulaşılan Tamdere, Giresun'a yaklaşık 70 km. Şebinkarahisar'a ise 27 km. uzaklıktadır. Karayolu kenarında kalan muhafazalı bir vadi içerisinde bulunan yayla yerleşmesi, çiçeklerle bezeli çayırlarla kaplı tepelerle çevrilmiştir.
Elektriği ve suyu bulunan yayla genellikle Şebinkarahisar yöresi halkı tarafından kullanılmaktadır.
DİĞER YAYLALARIMIZ
Bunların dışında Giresun'da daha bir çok mahalli yayla bulunmaktadır. Genelde hayvancılık ve diğer ekonomik faaliyetler için kullanılan yaylalardan yazın reaksiyon amacıyla da yararlanılmaktadır. Yukarıda saydığımız yaylalar haricinde diğer yaylalarımızın en fazla bilinenleri Bulancak Sanalan, Dereli Çağman ve Isırganlı, Alucra Çakrak, Güllüce, Tohumluk, Seydişıh, Aydın, Çamlı, Akyatak, Ağalıkkıranı yaylaları, Eynesil Panayır, Kanatdüzü, Tirebolu Kavraz, Ağaçbaşı, Espiye Çalal, Günlük, Karadoğa, Karaovacık, Şebinkarahisar Kınık, Eğribel, Başyayla ve Tutak yaylalarıdır.
YAYLA ŞENLİKLERİNİN DOĞUŞU
Yayla şenliklerinin temelinde Doğu Karadeniz Bölgesinde yaygın bir gelenek olan "OTÇU GÖÇÜ" yatmaktadır. Mısırların 20-30 cm. büyüdüğü zamanlarda aralarda sık biten kısımların araları 30-40 cm. açılacak şekilde sökülmesine "SIK KAZMA" dibindeki otların ikinci kez temizlenmesine ve fındık bahçelerindeki otların tırpan veya oraklar la biçilmesine de "OT BİÇME" denilmektedir.
Bu işlerden iyice yorulan ve işleri biten cenikliler (köy ve şehirlerde oturanlar) yorgunluklarını atmak ve eğlenmek için temmuz ayı içinde yaylalara yaptıkları toplu gezi ve ziyaretlerine "OTÇU GÖÇÜ" denir. Zaman olara mısır otunun alınması ile fındık toplamaya başlama zamanı arasında kalan 15-20 günlük süredir. Genellikle Perşembe ve Cuma günü yaylaya götürülecek yiyecek ve giyecekler paketlenir, yola çıkılır. Geçmişin getirdiği örf-adet gereği yolculuk sırasında pınarbaşlarında oturulur. Yenilir – içilir türkü ve horanlar söylenir.
Bu güzel geleneklerin kaybolmaya yüz tuttuğunun sezinlenmesi üzerine eski günlerin tekrar yaşanması amacıyla yayla şenlikleri düzenlenmeye başlanılmış ve büyük ilgi görmüştür.
GİRESUN VE FINDIK
Bir çok Tarihi Belgelerde ilk Kültür Fındığının Yetiştirildiği yer olarak ifade edilen Giresun'da fındık hayatın her aşamasında kendini göstermektedir.
İlimizin yaklaşık 100.000 hektar alanında yapılan fındık tarımı insanımızın işi, aşı, düğünü kısacası her şeyi olmuştur fındık. Fındık hasat zamanı insanımızın bir zaman belirtisi olmuştur. Şöyle ki, Düğün ne zaman fındıktan sonra veya fındıktan önce gibi zamanlarla ifade edilmektedir. İlimiz insanının Türkülerine konu olan fındık ilimizde genelde Ağustos ayının ilk yarısında olgunlaşıp hasata başlanılır.
Yeşilin mavi ile kucaklaştığı doğa harikası ilimizde hasat zamanı fındık bahçelerini görmek gerekir. Uzaktaki yakındaki herkes genç-ihtiyar, kız-erkek üreticilerin o meyilli yamaçlarda bir makine düzeni ile dallara uzanarak çotanak toplamaları, kıvrak Giresun-fındık türkülerini insanı şaşırtan bir hızla söylemeleri bir arada yenen coşkulu imece yemekleri, sık sık yağmur ve güneşin oluşturduğu gökkuşağının oluşturduğu doyumsuz güzelliği, özetle doğayla bütünleşen bir hareket, ses ve renk armonisi, dinsel kitaplarda ve mitolojilerde yer alan bir dizi öyküyü anımsatır. Bu sanki insanın topraktan fışkıran bereketi karşılamasının törene dönüşen öyküsüdür.
Yaşamın yeşil yeşil her yerden fışkırdığı bu doğa cennetinin seven insanları, size içtenlikle "hoşgeldiniz" diyeceklerdir.
GİRESUN TOMBUL FINDIĞI
Üretim Yerleri: Giresun ili; Piraziz, Bulancak, Merkez, Dereli, Keşap, Yağlıdere, Espiye, Güce, Tirebolu, Doğankent, Görele, Çanakçı, Eynesil ilçelerinde, Trabzon ili; Beşikdüzü, Vakfıkebir,
Üretim Tekniği : bir ılıman iklim meyve türüdür. 550 m. rakıma kadar olan, yıllık optimal sıcaklığın 13-16 ºC, en düşük sıcaklığın –5 ºC ve en yüksek sıcaklığın ise 35 ºC civarında olduğu yörelerde yetiştiriciliği yapılmaktadır. periyodizite eğilimi yüksek, toplam en az sıcaklık ihtiyacı 2284 ºC, toplam en çok sıcaklık ihtiyacı 2572 ºC olup, ortalama gün ısısı ise 20ºC'dir.
Yıllık yağış toplamının 700 mm. nin üstünde ve bu yağışın aylara dağılımının dengeli olması gerekmektedir. Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal nemin %60 ın altına düşmediği, Taban suyu yüksek olmayan, besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve pH' ı 5-7 arasındaki topraklarda yetişir.
Bitki yapısı; 2-3 m. boylarında, orta derecede taçlanan, 5-10 cm. çapındaki 5-6 adet dalın bir araya getirilmesiyle oluşturulan ocak adı ile tabir edilen ağaççık formundaki bitkilerdir.
Döllenme : Tek evcikli bir bitki olup, erkek ve dişi çiçekleri aynı bitki üzerinde, ancak değişik yerlerde oluşmaktadır. Kasım- Mart ayları arasında açmaya başlayan karanfil adı verilen dişi çiçekler, yine aynı dönemlerde olgunlaşıp polen yaymaya başlayan püs adı verilen erkek çiçekler tarafından tozlanır. 3-5 ay sonra döllenme tamamlanır. Giresun tombul fındığının öncelikli tozlayıcı çeşidi olarak Palaz, mincane, foşa ve kalınkara çeşitlerinden bir veya ikisi meyve tutumunun yüksek olması bakımından bahçe içerisinde % 8-12 oranında bahçenin hakim ve rüzgar alan yerlerinde bulunması gerekir. Kalite düzeyinin sürekli olarak korunması için tek çeşit tozlayıcı ile döllenmenin sağlanması uygun olacaktır.
GENEL ÖZELLİKLERİ :
- Hasat Zamanı : Erken orta (10-15 Ağustos)
- Dişi Çiçek Açma Zamanı (% 50) : Orta geç (10-20 Ocak)
- Erkek Çiçek Açma Zamanı (% 50): Erken (10-20 Kasım)
Meyve Şekli Kabuklu
- Şekil Değeri ve biçimi :1,11 yuvarlak
- İriliği (gr):1,46
- Kabuk Kalınlığı : 1,01 mm.
- Randıman : 52,40
-1 kg'daki kabuklu dane sayısı: 670-730 adet/kg
-Kabuklu Meyve İriliği(mm):
16,3(17,2-16,5-15,4) (uzunluk-Genişlik-Kalınlık)
çotanakta (Meyve Salkımı)
- Meyve Sayısı: 3,45
- Kabuk Rengi : Kahverengi
- Kabuk Özelliği: Parlak renkli, loblu, ucu hafif tüylü
- Zuruf Özelliği: Uzun, uca doğru geniş ve açık yırtmaçlı (Meyve Boyunun 2-2,5 katı)
Meyve Şekli İç:
- Aroma : kendine özgü tat ve lezzette, çok lezzetli, natural iç veya kavrulup yendiğinde damakta bıraktığı kendine özgü aroması, tadı diğer çeşitlerde olmayan farklı bir özelliktir.
- Şekil değeri ve biçimi: 1,07 yuvarlak
- İriliği (gr): 0,96
- İç meyve iriliği(mm): 13,1(13,8-13,1-12,6)(uzunluk-genişlik-kalınlık)
- Boyutları: 6 mm ve üzeri
- İç meyve zarının(Testa) Sakallılığı : Sakalsız
- Tohum Zarı (Testa) Rengi : Açık, parlak
-Yağ oranı: % 63,82
-Protein oranı: % 16,92
- Tohum zarının Soyulabilirliği (Beyazlatma) Oranı: % 96,6
Giresun Tombul Fındığının Coğrafi Tescil işareti:
Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?

baphomet

Giresun da Kiraz
Yeşilin maviyi kucakladığı bir yerdir Giresun.. Doğa mucizesinin nadide bir parçası, tarifi olmayan görsel bir şölendir Giresun.. Kirazın anavatanı, fındığın başkenti, Karadenizin incisidir Giresun.. Sayısız kültürün harman olduğu bir yer.. Doğu Karadenizin tek adasını barındıran efsaneler diyarıdır Giresun.. Giresun Kirazın ana yurdu. Antik ismi �Kerasus� olan şehir ismini kirazdan almış. Giresunda doğal olarak yetişen kirazı Roma komutanı Lukullus İtalya�ya götürmüş ve kiraz buradan tüm dünyaya yayılmıştır.
Eğitim
Giresun Liseleri, Anadolu liseleri, Fen Liseleri

Aksu Anadolu Lisesi
Bulancak 19 Eylül Meslek Lisesi
Bulancak Lisesi
Espiye Yunus Emre Anadolu Lisesi
Giresun Anadolu Lisesi
Giresun Anadolu Turizm Meslek Lisesi
Giresun Atatürk Lisesi
Giresun Fen Lisesi
Giresun Liseleri
Giresun Lisesi
Giresun Merkez Endüstri Meslek Lisesi
Görele Anadolu Öğretmen Lisesi
Halis Akmen Çok Programlı Lisesi
Hamdi Bozdağ Anadolu Lisesi
Hurşit Bozdağ Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi
İsmail Yücel Anadolu Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
Piraziz Çok Programlı Lisesi
Şebinkarahisar Endüstri Meslek Lisesi
Şebinkarahisar Kız Meslek Lisesi
Şebinkarahisar Lisesi
Şebinkarahisar Öğretmen Hüseyin Hüsnü Tekışık Anadolu Lisesi
Şebinkarahisar Ticaret Meslek Lisesi
GİRESUN ÜNİVERSİTELERİ
Eğitim Fakültesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Tıp Fakültesi
Sağlık Yüksekokulu
Meslek Yüksekokulu
Tirebolu Meslek Yüksekokulu
Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulu
Alucra Meslek Yüksekokulu
Ulaşım
Karayolları:

Giresun İlinde ulaşım sahil kesiminden geçen 010 no lu Devlet Kara yolu ile sağlanmaktadır. Halen iç Anadolu ile irtibat Giresun-Şebinkarahisar yolu ile sağlanmaktadır. İç Anadolu ile irtibatı en kısa ve ekonomik olarak sağlayacak olan ve yapımına 1976 yılında başlanan Tirebolu-Torul yolunda çalışmalar sona ermek üzeredir. 88 Km. uzunluğunda olan Tirebolu-Torul yolunun Tirebolu tarafından 31 Km., Torul tarafından 35 Km. olmak üzere 66 Km.si asfalt kaplamalı olarak tamamlanmıştır. 22 Km.lik orta kesiminde DSİ tarafından çalışmalar sürdürülmektedir.
Havayolları:
İl 'de hava ulaşımı mevcut değildir. Ancak 1997 yılında Giresun ve Ordu İlleri arasında hava alanı yapılması için her iki il kuruluşlarının üye olduğu bir vakıf (OR-Gİ) kurulmuştur. Bu vakıf tarafından Deniz dolgusu yapılarak kazanılacak olan alan üzerine kurulacak Havaalanının mendirek inşaatına başlanmıştır.
Denizyolları:
Kent merkezinde bulunan Giresun Limanı 1959 yılında hizmete girmiştir. Doğuda Çamburnu, Batıda Piraziz arasındaki Deniz alanını kapsar. Limanın şilep rıhtımı, Yolcu rıhtımı, motor rıhtımı, balıkçı rıhtımı ve kılavuzluk rıhtımı olmak üzere (5) adet rıhtımı bulunmaktadır. İlin yurtdışına açılan önemli bir kapısı da Deniz yoludur.
Liman, Türk ve yabancı gemilere yükleme ve boşaltma yapabilecek her türlü kolaylığa ve imkanlara sahiptir. İl genelinde tescilli ve tescilsiz gemi sayısı (805) adettir.
Ticaret gemilerinde çalışmak amacıyla liman başkanlığı tarafından şu ana kadar 2333 adet gemi adamı cüzdanı verilmiştir. Limanın yükleme ve boşaltma kapasitesi 1.300.000 yıl/Ton 'dur. 1994 yılı yatırım programına alınan Giresun Limanı tevsiatı ile Ana mendireğin 101 M. Uzatılması, liman içine ilave rıhtım ve saha genişlemesi, rıhtımların önlerindeki sığlıkların taranması ve böylece liman kapasitesinin 1.797.000 yıl/Ton yükseltilmesi planlanmıştır.
İhraç maddeleri arasında fındık, Un, Maden ve karışık yük gelmekte olup, boşaltılan (İthal edilen) maddeler ise genelde tomruk, buğday ve kömürü kapsamaktadır. Deniz taşımacılığı genelde Karadeniz'e sahilden Devletlerin limanlarına yapıldığı gibi, Ülkemiz Limanlarına da yapılmaktadır.
Giresunlu Ünlüler
Ahmet Ersöz
Asım İşler
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Fethi Naci Kalpakçıoğlu
Hamit Görele
Harun Karadeniz
İdris Küçükömer
Naim Tirali
Mustafa Suphi
Ufuk Kılıç
Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?

baphomet

Ben İmza Neyim BilmemParnakBassam Olurmu?