Çocuk ve Ölüm korkusu

Başlatan Herbiseyim, Ara 24, 2008, 09:56 ÖÖ

« önceki - sonraki »

Herbiseyim

Çocuk ve Ölüm Korkusu


Ölüm korkusu çocuklarda ciddi problemlere yol açar

Küçük bir çocuk ortada belirli bir neden yokken sürekli ölümden bahsediyor ve korkuyorsa bunun nedeni ölümle ilgili kaygı bozukluğu olabilir. Bu durum çocuğun ölümle ilgili haber ve yaşantıları yoğun veya etkili bir şekilde algılamasıyla ilişkili olarak ortaya çıkar.

Ölümlü olayların sürekli yaşandığı dünyamızda çocuklarımızın hayatın ayrılmaz bir parçası olan ölümden normal olmayan bir şekilde korkmamaları için ne yapmalıyız?

Çocuklar ölümle yüz yüze geldiğinde bir yakınlarını kaybettiklerinde yaşları, ölen kişinin yakınlığı ve kişiliklerine göre değişmekle beraber, genelde sakin ve soğukkanlı davranır. Salgılanan hormonlar çocuğun acısının yoğunluğunu azaltır. Bir nevi umursamazlık içinde kendilerini oyunlarına verenler çoktur. Oyun da aslında çocukların ölümün kendilerinde meydana getirdiği yoğun stresin etkilerinden kurtuldukları bir rehabilitasyon aracıdır. Böyle durumlarda daha çok yas süreci etkili olur ki bu da genellikle içe çekilme, üzüntü, hüzün, hayattan zevk alamama gibi duygu ve davranışlarla kendisini gösterir. Bir başka yakınını kaybetme korkusu da görülebilir. Bunlar yas süreci sonunda (ortalama 4 ay) kaybolur.

Bununla beraber gün boyu ekranlara, gazete manşetlerine yansıyan ölümle ilgili haberler çocukları gerçek dünyada yaşadığından daha çok korkutuyor gibidir. Olması gerekenin aksine ana haber bültenlerinde bile ölüm, şiddet ve doğal afetlerle ilgili haberler o kadar abartılı ve detaylı bir şekilde veriliyor ki biz büyükler bile ürpermeden seyredemiyoruz. Halbuki dünyamızda artan tehlikeler karşısında kamuoyu oluşturulurken korku ortamı meydana gelmemesi için tehlike kadar korunma yolları da anlatılmalıdır. Ölümle ilgili haber, hikâye ve filmler çocukların bilhassa hassas dönemlerinde kaygı bozukluğuna yol açar. Bu sebeple çocuğun yanında ölüm, yaralanma gibi konularda dikkatli konuşulmalı, çocuk bilhassa televizyon karşısında yalnız, kontrolsüz bırakılmamalı, ailece okunacak gazeteler, dergiler dikkatle seçilmelidir. Çocukta ölüm düşüncesi ile maruz kaldığı stres sonucu bazı bedensel şikâyetler ortaya çıkabilir. Bunlardan başlıcaları şunlardır: Aşırı kalp çarpıntısı, ter basması, nefes alamama, boğuluyor gibi olma, göğüste ağrı, güçsüzlük.

Bazı organik rahatsızlıklar ise ölüm korkusu ile ilgili kaygı bozukluğunu daha çok artırır. Bunlardan bazıları; anemi, tiroit bozuklukları, diyabet, alerjik hastalıklar, kalp damar rahatsızlıklarıdır. Bu sebeple çocuklarda kaygı bozukluğu belirtileri görüldüğünde ihmal edilmemeli, tedavi edilmelidir. Son zamanlarda bilgisayarda ve ekranda ölüm ve ölüm sonrası hayatla ilgili sanal görüntülerin artması da çocukların ölüm korkusunu daha çok duymasında etkili olmaktadır. Bazı çocuklar bu korkuyu gidermek için gerçek dünyadan kaçıp sanal dünyaya sığınıyorlar. Çocukların sürekli bu tür görüntülerin olduğu program ve filmleri izlemesine fırsat verilmemeli. Çocuklarımız, ne kadar ölümle ilgili aşırı uyaranlardan korumaya çalışsak da tamamen izole bir ortam meydana getiremeyeceğimiz açıktır ve buna gerek de yoktur. Çocuk anne-babasına korkuları hakkında sinyal verdiğinde korkusunu ifade etmesi sağlanmalıdır. Dinî eğitimin bilinçli verilmesi de çocuğun ölümle ilgili korkularını hafifletir. Yaptığı hatalar karşısında ölüm sonrasında çok şiddetli şekilde cezalandırılacağı korkusu birçok çocuğun ölümden daha çok korkmasına yol açmaktadır. Bunu önlemek için korku içinde değil doğru olanı anlayarak doğru yaşamanın önemi üzerinde durulmalı, dinî eğitimde sevgi, şefkat, affedilme, ümit temaları dengeleyici şekilde öne çıkarılmalıdır.

Canı verenin de alanın da Allah olduğu, ölümden korkan kişinin hayattan zevk alamayacağı, yaradılış gayesine uygun yaşayamayacağı, bununla beraber ölüm takdir edildiyse bu dünyanın tek yaşama yeri de olmadığı anlatıldığında çocuklar ölüm korkusuyla daha kolay başa çıkıyorlar. Çocuklarla ölüm gerçeği üzerinde konuşmaktan kaçınmak yerine konuşulmalı ve çocuk, sözü kesilmeden dinlenilmelidir.



--------------------------------------------------------------------------------

Yazar:Farika Teymur Artır
Kaynak:Zaman



Herbiseyim